Gazeteci Fethi Yılmaz, Radyo Sputnik’te yayınlanan Yazı-Yorum programında menajer Ayşe Barım’ın tutuklanmasına ilişkin konuştu. Yılmaz, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan’ın konuya ilişkin yazdığı yazıyı değerlendirdi.
Yılmaz, konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı:
Fethi Yılmaz, Ayşe Barım’ın Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs suçundan tutuklanması hakkında şunları söyledi:
Savcılık Ayşe Barım’ın Osman Kavala, Çiğdem Mater ve Mehmet Ali Alabora ile irtibat halinde olduğunu belirtiyor. Ayşe Barım’ın konuşma tapeleri verilmiş. Tapelerde, Mehmet Ali Alabora ile bir konuşması var. Gezi sürecinde gezi eylemleri devam ederken bir bildiri yazılmış. Ayşe Barım, Mehmet Ali Alabora ile yaptığı konuşmada, ‘bu bildiri çok sert bunu yayınlamayalım’ diyor. Mehmet Ali Alabora da ‘tamam’ şeklinde karşılık veriyor. Savcı, bu konuşmaları tutuklama gerekçesi olarak görmüş. Firari tanık Mehmet Ali Alabora, bu organizasyonu yapanlardan biri Ayşe Barım. Mehmet Ali Alabora ile her konuşan için biz böyle mi değerlendirmede bulunacağız?Ayşe Barım’ın menajerlik şirketine bağlı olan oyuncularla kaç kere telefon görüşmesi yaptığı da sunulmuş. Ne görüştüğüne dair detay yok. Somut bir olgu mu? Barım, 25 yıldır bu işi yapıyor. Sektörde tekelleşme yapmıştır orasını bilemiyorum. Gerçekten bir somut kanıt sunulur, iddialar bu ete kemiğe bürünür. Hukuki bir zemin kazanır o noktada değerlendirmemizi yaparız. Bugün Ayşe Barım’ın tutuklanma gerekçesi hükümeti yıkmaya teşebbüs. Ağır cezalardaki en yüksek suç görülüyor. Barım, savunmasında ne olduğunu anlayamadığından ve sağlık sorunlarından bahsediyor. Sonuç itibariyle Ayşe Barım, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs suçu ile tutuklandı. Türkiye, dizilerini ihraç ediyor ve bu alanda oldukça iyi. Geçtiğimiz haftalarda Suudi Arabistan’da Türki oyuncular gitti ve gündem oldu. Ancak görünen tablo o ki buradaki pasta o kadar büyük ki burayı kaptırmak istemiyorlar. Hegemonya anlamında da. O kültürel hegemonyanın el değiştirilmesi süreci gibi görülüyor.