Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastına ilişkin firari FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile emekli albay Levent Göktaş’ın da aralarında bulunduğu 10 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
28. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanık eski askerler Levent Göktaş, Fikret Emek, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Gökhan Nuri Bozkır ile eski istihbaratçı Enver Altaylı, Aydın Köstem ve tutuksuz sanık Mehmet Narin katıldı.
Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hablemitoğlu ve kızları da mahkeme salonunda hazır bulundu.
Mahkeme başkanı duruşmaya tanık olarak çağırılan eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın’ın, yüzde 96 oranında engelinin bulunduğuna dair mazeret bildiren sağlık raporunun dava dosyasına geldiğini bildirdi.
Söz alan sanık Enver Altaylı’nın avukatı Dilara Yılmaz, tanığın duruşmaya zorla getirilmesi talebinde bulundu.
Avukat Yılmaz, huzurda dinlenecek tanıkların beyanlarının basında yer almasının yargılama sürecine zarar vereceğini ileri sürerek, duruşmaya yayın yasağı getirilmesini talep etti.
Söz alan Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın da “Sanık avukatının yayın yasağı talep etmesini bir anlamı yok ne hikmetse duruşmada olanlar bir süre sonra FETÖ’cü hesaplar tarafından çarpıtılarak yayınlanıyor.” ifadelerini kullandı.
Taleplere ilişkin görüşü sorulan Cumhuriyet savcısı tanık Şılgın’ın mazeretinin kabul edilmesini, yayın yasağı talebinin de mahkemenin takdirine bırakılmasını istedi.
Beyanların ardından ara kararı açıklayan mahkeme başkanı, avukat Yılmaz’ın tanık dinlenilmesi sırasında yayın yasağı konulması şeklindeki talebinin reddine karar verildiğini açıkladı. Halil Şıvgın’ın sağlık sorunları nedeniyle mahkemece belirlenecek naip hakim huzurunda evinde dinlenilmesine karar verdi.
Duruşmaya, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılan tanık Ergün Poyraz da sağlık sorunları nedeniyle ifade veremeyeceğini, mahkemenin belirlediği celsede duruşma salonunda ifade vermek istediğini bildirdi. Bu talep, mahkeme heyetince kabul edildi.
“Bunun bir gelenek olduğunu söyledi”
Tanık olarak dinlenen gazeteci Zihni Çakır da olayla ilgili herhangi bir bilgisi olmadığını, suikastı sanıklardan Nuri Gökhan Bozkır’dan öğrendiğini söyledi.
Bozkır ile 2014’ün sonu 2015’in başında bir arkadaşının vasıtasıyla tanıştığını anlatan Çakır, şunları söyledi:
“Gültekin G. ve Tamer T. beni tanıştırdı. O dönem Hablemitoğlu cinayetine ilişkin araştırma yapıyordum. Bozkır, Tamer T. ile görüşmesinde benim konuyu araştırdığımı öğrenmişti. Bozkır’ın tanışmak istemesi nedeniyle tanıştık. Bozkır ile Çankaya’da buluştuğumda eylemi FETÖ’nün yaptığını, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda bir timin bu cinayeti işlediğini, kendisinin bu timde olmadığını söyledi. Ben de örgütle devletin ciddi mücadelesi olduğunu, bildiklerini devletle paylaşması gerektiğini söyledim.
Sadece Tarkan Mumcuoğlu ismini söylemişti. Suikast silahının Mogan Gölü’nde atıldığını söyledi. Bozkır, Ukrayna’ya gittikten sonra Fikret Emek’in de bu cinayetin saha çalışmaları sırasında olmuş olabileceğini söyledi. Bozkır ile o dönem Telegram, WhatsApp uygulamalarıyla görüştük.”
Sanıklardan Mumcuoğlu’nun cinayet öncesinde yurt dışında olduğuna ilişkin Bozkır ile bir görüşme yapıp yapmadığına ilişkin soru üzerine Çakır, “Bozkır bana Özel Kuvvetler’de bu tür kilit isimlerin yurt dışında görevde gösterildiğini, bunun bir gelenek olduğunu söyledi.” yanıtını verdi.
Tanık beyanına karşı söz alan sanık Bozkır, Çakır’ın, savcılığın yönlendirmesiyle ifade verdiğini öne sürdü.
Bozkır, “2015’in başında tanıştığımız doğru. ‘İsimleri bilmiyorum’ diyor ama 2009’da kitabında Fikret Emek’i, Levent Göktaş’ı anlatıyor. Diğer yandan bu işi yapan, bir gazeteciye bunları anlatır mı? Ben kendisiyle tanışmadım. Kendisi benden Özel Kuvvetler Komutanlığında hazırlanan ve içeriği FETÖ’cü yapıya ait raporu istedi mi istemedi mi?” diye konuştu.
Çakır, “Hablemitoğlu suikastı ile ilgili konuştuk. Kendisi bizzat Özel Kuvvetler Komutanlığında hazırlanan FETÖ’cü yapıyla ilgili bir raporu bana vereceğini söyledi. Şanlıurfa’da bir dosyadan yargılanıyordu. Hablemitoğlu dosyasında tanık olursam, Şanlıurfa’daki dosyam kapanır mı? diye sorunca ben de o davanın ayrı olduğunu, bununla alakalı olmadığını söyledim.” diye konuştu.
Mahkemedeki diğer sanıkları tanımadığını dile getiren Çakır, savcılıkta verdiği ifadenin Bozkır’ın kendisine anlattıkları bilgiler olduğunu ve bunları da haberlerinde yazdığını ifade etti.
– “Öyle bir iddiada bulunmadım”
Tanık Nizamettin Avşar da uzun yıllar sanıklardan Altaylı’nın şoförlüğünü yaptığını, aralarında baba oğul ilişkisi gibi bir bağ olduğunu anlattı.
Altaylı tutuklandığında kedisine eşi ve çocuklarını emanet ettiğini aktaran Avşar, emniyet ve savcılıkta verdiği ifadeleri tekrarladığını bildirdi.
Tanık beyanına karşı söz alan Altaylı’nın “Benim cinayet işleyeceğime ihtimal veriyor musun?” sorusuna Avşar, “Hayır, öyle bir iddiada bulunmadım.” karşılığını verdi.
Tanık Hasan Ergin de sanıklardan Fikret Emek, Mehmet Narin ve Levent Göktaş’ı tanıdığını, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu’nu ise ismen bildiğini söyledi.
Göktaş’ın 1995-1997 yılları arasında özel kuvvetlerde komutanı olduğunu, Emek ve Narin ile aynı yıllar arasında muharebe arama kurtarma birlik komutanlığında beraber çalıştıklarını aktaran Ergin, cinayet hakkında bir bilgisi olmadığını söyledi.
Ergin, şu beyanda bulundu:
“Bir asker keyfi olarak bir askeri uçağa binip başka bir yere gidemez. Kıbrıs’a ya da başka bir yere herhangi bir malzeme gönderilecekse de ilgili komutanlıklara yazı yazılır. 2002-2004 yıllarında bu tarz uçuşlar ayda 2-3 kere olurdu. Askeri uçaklarda bir personel ya da malzeme gönderilecekse komutan Hava Kuvvetleri Komutanlığına yazı yazar. Hava Kuvvetleri tarafından manifesto oluşturulur. Emniyet havaalanında girişinde kontrol yapar asker isimleri okunarak, malzemelere bakılarak ve bir evraka mühür vurularak geçilir. Mumcuoğlu’nun habersiz gitmesi mümkün değildir.”
Duruşmaya, yarın tanık beyanlarıyla devam edilecek.
– İddianame
İddianameye göre, FETÖ, örgüt aleyhinde çalışmalar yapan Necip Hablemitoğlu ile ilgili dönemin sözde “Türkiye imamı” Mustafa Özcan’ı görevlendirdi. Özcan da Hablemitoğlu’nun önünün kesilmesi için FETÖ hükümlüsü eski istihbaratçı Enver Altaylı ve Ali Serhat Ilıcak’a durumu anlattı.
Altaylı, Mustafa Özcan’ı Hablemitoğlu ile görüştürmesi için dönemin Sağlık Bakanına ulaştı ancak her seferinde Hablemitoğlu, bu talebi geri çevirdi.
Hablemitoğlu’nun, MİT Müsteşarı olacağına dair duyumlar üzerine yeniden devreye giren örgüt, onu öldürmesi için o dönem müsteşar olmak isteyen bir diğer isim Levent Göktaş’a, Aydın Köstem aracılığıyla ulaştı.
FETÖ’nün teklifini kabul eden Göktaş, bunun için emrinde görev yapan eski askerler Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Fikret Emek ve Nuri Gökhan Bozkır’a suikast talimatı verdi.
Bozkır, Hablemitoğlu’nun evinin olduğu sokakta keşif yaptı, ardından yurt dışı görevi kapsamında Kazakistan’da bulunan Mumcuoğlu, iz bırakmamak için KKTC üzerinden Türkiye’ye gelerek 18 Aralık 2002’de Hablemitoğlu’nu, evinin önünde başından vurarak öldürdü.
Bu kapsamda sanıklar FETÖ elebaşı Gülen, Mustafa Özcan, Enver Altaylı, Aydın Köstem, “tasarlayarak öldürmeye azmettirmekten”, sanıklar emekli albaylar Levent Göktaş ve Ahmet Tarkan Mumcuoğlu ile emekli binbaşı Fikret Emek’in ise “tasarlayarak öldürmek” suçundan “ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezasına çarptırılmaları isteniyor.
Eski yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır ile FETÖ firarisi Serhat Ilıcak’ın da “tasarlayarak kasten öldürmeye yardım” suçundan 20 yıla kadar hapsi istenen iddianamede, Göktaş’ın emir astsubayı Mehmet Narin’in ise “suç örgütüne üyelik”ten 4 yıla kadar hapsi talep ediliyor.