Tün, üniversite olarak ilgili paydaşların destekleriyle Eskişehir havzasının güneyinden geçen 40 kilometre uzunluğundaki “Çukurhisar-Sultandere Fay Segmenti” olarak nitelendirilen aktif bir fayı ortaya koyduklarını ve 2015 yılında TÜBİTAK Yer Bilimleri Dergisi’nde yayınladıklarını söyledi.
Bu fayın bölgede büyük bir deprem üretebileceğini ifade eden Tün, “Önümüzde kentsel gelişme süreci var. Bunu durduramayız. Durdurmak yanlış olur. ‘Fayın geçtiği yer tamamen imara kapatılacak, kentleşmeye kapatılacak’ demek bilime aykırı bir söylem olur. Bilimin söylemesi gereken de bu değil. Biz sadece mevcut durumu ortaya koyarız.” dedi.
İlgili otoritelerin, şehir plancılarıyla veya diğer dinamiklerle birlikte gelişme konut alanlarını ortaya koyduğunu dile getiren Tün, şunları söyledi:
“Büyükşehir belediyesi tarafından ortaya konulan gelişme konut alanı bölgelerine baktığımızda, faya yakın bir bölge olduğunu görüyoruz. Planı da ilgili otoritelerle masaya yatırıp tartıştığımızda, planda bu fayın olmadığını görüyoruz. Bir şekilde tespiti yapılamamış ve rapora işlenmemiş. Bunu bir kayıp kusur, eksik olarak ifade etmeyelim ama bilimsel araştırma projesi kapsamında bu ortaya konulmuş.”
“Risklerin önlenmesi noktasında tedbirler alınmalı”
Tün, fayın imar planına işlenmesi gerekliliğinin önemini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Bundan sonra 1/1000 ölçeğindeki uygulamaya dönük imar planlaması ve yapı tasarımı sürecinde bu fayın ortaya koyabileceği tehlike ve bağlı risklerin önlenmesi veya azaltılması noktasında tedbirler alınmalı. ‘Kat sınırlaması getirelim.’ O da çözüm değil. Şunları gördük; fayın hemen 50 metre ötesinde 13 katlı yapı var. Duvarında çatlak bile yok. Ayakta kalmış ama bakıyoruz planda o fay var. Demek ki o inşaat mühendisi ve planlamacılar, orada doğru bir uygulama yapmışlar. Hiçbir şekilde plana o fayı koymazsanız, burada mühendise de planlamacıya da doğru bir planlama ve tasarım şansı bırakmıyorsunuz.”
Kentsel gelişim noktaları hususunda birlikte çözümler geliştirmenin önemine dikkati çeken Tün, “Zaten Eskişehir Valiliğimizin bu konuda doğru pozisyon alma noktasında girişimleri oldu. Uygulama imar planında bunu dikkate alma noktasında imara açılmama, kat sınırlaması getirme gibi koşullarla değil tehlike kaynaklı, doğru bir planlama ve doğru tasarım süreciyle, ortak akıl çerçevesinde bu sürecin birlikte ele alınması gerektiğini söyleyebiliriz.” ifadesini kullandı.