DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Youtube kanalı FluTV’ye konuk oldu.
Babacan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“KİRALARIN MAKUL SEVİYEYE GELMESİ EN FAZLA 1 BUÇUK-2 YILLIK MESELE”
“650 bin konut depremde kullanılmayacak hale gelmesi bir anda büyük bir konut açığı bir ülke için. Orada evi yıkılan insanlar ya orada ya da başka şehirde ev aramaya başladılar. Sınırlı olan bir arz var ama talep artmış oldu. Bu durumlarda fiyatların artması kaçınılmaz. Bunun en hızlı yolu; çok hızlı bir şekilde konut açığının tamamlanması, çok hızlı konut üretimi. Arzı artıracaksınız ki normale erişsin. Bir yandan da döviz kuru ve yüksek enflasyonla beraber inşaat maliyetleri de çok artmış. Enflasyonu hem talep hem de maliyetler yukarı doğru çekiyor. O nedenle birdenbire her şey artmış durumda, özellikle kiralar. Her iki yöne de el atmak gerekiyor. Konut ürettiğinizde ve makro ekonomik dengeleri sağladığınızda kiralar makul bir seviyeye gelir. Hızlı çalışılırsa, en fazla 1 buçuk-2 yıllık meseledir.”
“KKM’DEN SERT DÖNÜŞ MÜMKÜN OLMAYABİLİR”
“Merkez Bankası’nın net döviz pozisyonu eksi 69 milyar dolara indi. Cumhuriyet tarihinde böyle bir şey yok. Merkez Bankası’nın elindeki dövizden çok daha fazla borcu birikti. Dolayısıyla bu kadar ciddi bir döviz açığının olduğu bir ülkede bu KKM’den (Kur Korumalı Mevduat) birden sert dönüş mümkün olmayabilir. Belki makul bir geçiş süreciyle fazlar halinde sona erdirmek ve ülkeyi tekrar normal bir finansal sürece sokmak mümkün olur.”
“MERAK ETMEYİN, ONLAR DA GELİRLER, AĞIRLARIZ”
“Bizim arzu ettiğimiz Türkiye’de otobüsü kullanan, güvenilir, emniyetli bir şoför olsun; yolcular da huzur ve emniyet içerisinde yolculuklarını yapsın. Herkes hayatını yaşasın. İyi bir hayat yaşasın, hak ettiği standartlarda yaşasın. Merak etmeyin; Madonna da Rammstein da Roger Waters da U2 da Metallica da hepsi Türkiye’ye yeniden gelir. Ben bunları söyleyince bazı gençler ‘K-Pop ne olacak?’ diyorlar. Merak etmeyin; çıkarlar Kore’den onlar da gelirler, ağırlarız.”
“SEÇİMDEN SONRA BİR MUTABAKAT OLUR DİYE BEKLİYORUM”
“İstanbul Sözleşmesi’nin MR’ını çektik. İşin özü şu: Sözleşme, ‘Mesele kadına şiddet ise bunun aması fakatı yok’ diyor, bu kadar. Sözleşmeye imza atan ülkeler ilgili kanun ve düzenlemeleri yapmak ve uygulamak zorunda. Kadının hayat tarzı, şiddet görmesi için bir sebep olamaz. Şiddeti uygulayan için de hafifletici sebep olamaz. Bu sözleşmeyle ilgili üretilen hurafeler ve algılar da var. Bazı toplum kesimleri ‘Bu sözleşme kötülüklerin anası’ diye düşünüyorlar. Ama biz en azından kendi çalışmamız sonucunda böyle olmadığını gördük. Seçimlerden sonra karşılıklı konuşarak, görüşerek, ‘Bunu Türkiye’de nasıl uygulayacağız’ diye konuştuğumuzda bir mutabakat olur diye bekliyorum açıkçası. Bu konuda da pek çok konuda olduğu gibi iyimserim.”
“BU İŞİ BAŞARACAĞIZ!”
“Türkiye’de şu anda herkes kavgadan, gürültüden, öfkeden, nefretten, korku politikalarından bıkmış. Yapmamız gereken; bizim uzlaşı ve aklı selimle, beraberce yönetmek. 14 ay buyunca beraber çalışma kültürü oluşturduk. Genel başkanlar birbirlerinin huyunu suyunu öğrendi. Birbirimizi konuşmadan, vücut diliyle artık anlayabiliyoruz. Çok güzel bir egzersiz de oldu. Partiler birbirlerini iyi tanıdı. Genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz birbirlerini tanıdılar. Ülkeyi beraberce yönetirken mümkün olduğunca az sorunla yönetmek için çok iyi bir zemin hazırladılar. Onun için ben gayet umutluyum. İyimserim diyeceğim ama iyimserlik çok zayıf bir kelime kalıyor. Biz bu işi başaracağız. Türkiye için büyük bir başarı ortaya koyacağız. Daha özgür olacağımız kesin. Demokrasinin, hukukun, adaletin daha iyi işleyeceği kesin. Korkunun yerini umudun alacağı kesin. Öfkenin yerini sevginin alacağı kesin. Bunlar hep kesin şeyler. Kara kışın bitip baharın geleceği kesin. Benimkisi bilinçli iyimserlik.”
“HERKESİ BAĞRINA BASAN, HERKES İÇİN ÇALIŞAN BİR İKTİDAR OLACAĞIZ’
“Hem İzmir hem Kayseri hem de Van’daki mitinglerin, vatandaşlarımızın yoğun ilgisinin, bu heyecanlı ve coşkulu desteğin seçimlerde mutlaka bizim için güzel bir başarı oluşturacağını görüyoruz. Bu zafer, kaybedeni olmayan bir zafer olacak. Cumhur İttifakı’na destek veren, Sayın Erdoğan’a destek veren, AK Parti’ye destek veren vatandaşlarımız da kazanacak. Çünkü biz herkesi kucaklayan, herkesi bağrına basan, herkes için çalışan bir iktidar olacağız. Herhangi bir başarısızlığı öngörmüyoruz.”
“SEÇİMDEN SONRA HAKKA RAHATÇA ERİŞİLEBİLECEK”
“Seçimlerden sonra hangi partiye üye olursa olsun siyasi görüşü, ideolojisi ne olursa olsun sosyal destek, sosyal yardım alma hakkı olan vatandaşlarımız bu haklarına rahatça erişebilecekler. Bu; hükümetin verdiği bir lütuf değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın vermiş olduğu bir haktır. Bunu da çok açık bir şekilde sosyal politikalar eylem planında ortaya koymuş durumdayız.”
NEDEN KILIÇDAROĞLU?
“(Ortak cumhurbaşkanı adayının) Öncelikle güvenilir bir insan olmasını çok önemsedik. Sözünde duran, dürüst bir insan olmasını önemsedik. Aynı zamanda devlet tecrübesi olmasını önemsedik. Aynı zamanda kapsayıcı, kucaklayıcı, kimseyi dışlamayan, birlik ve beraberliği sağlayabilecek bir kişilik olması gerektiğini önemsedik. Pek çok böyle faktörü böyle alt alta yazdığımızda sayın Kılıçdaroğlu’nun en uygun ortak aday olabileceği konusunda da mutabakata vardık.”