Prof. Dr. Ainur Nogayeva, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Türk dünyası ülkeleri arasındaki dayanışmaya dair bir değerlendirmeyi Analiz için kaleme aldı.
Türkiye, 6 Şubat günü art arda meydana gelen ve birçok uzmanın belirttiği üzere yıkıcılığı bakımından dünyada benzeri az görülmüş depremlerin yaralarını bir an önce sarmak için büyük çaba gösteriyor. Türk milleti, hükümeti ve STK’lerin seferber olduğu bir ortamda dünyanın 76 ülkesi de gerek arama kurtarma ekip ve ekipmanı gerekse maddi destek yoluyla yardım faaliyetlerinde bulunuyor. Bu uluslararası yardımlar arasında özellikle Türkiye’yle aynı kökenlere dayanan Türk devletlerinden uzanan yardım eli, Türk dünyasında dayanışmayı ve bütünlüğü göstermesi nedeniyle ayrı bir önem taşıyor.
Kahramanmaraş merkezli depremler Türk dünyasında nasıl yankılandı?
Bu depremlerde iki tür yardım ön plana çıktı. Birçok ülke diplomatik ilişkiler gereği hareket ederken, kimi ülkeler olayı kendi acıları gibi sahiplenerek hareket etti. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistanlı yetkililer ilk günlerden itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı arayıp ülkelerindeki Türkiye büyükelçiliklerine taziye ve destek ziyaretleri gerçekleştirirken, başkentlerdeki büyük binalar Türk bayraklarına büründü. Türk dünyası hem devletler düzeyinde hem de ortak teşkilatlar çerçevesinde kurumsal olarak [1] harekete geçti.
“#Bizbirlikteyiz” “#Bizbirgemiz” hashtagleriyle başlatılan yardım kampanyaları çerçevesinde ülke halkları ilk günden itibaren seferber oldu. “Az veren candan, çok veren maldan” sloganıyla Türk devletlerinde gerçekleştirilen yardım kampanyaları ve olayın Türk dünyası halkları üzerindeki etkisi beklenenin üzerindeydi. Yediden yetmişe muazzam bir dayanışma gösteren Türk dünyası halkları, kardeşlik ve akrabalık duygularıyla hareket ediyor. Telefon almak için biriktirdiği parasını “Kardeşlerime gönderiyorum” diyerek bağışlayan Kazak çocuklardan, 99 yaşında emekli maaşını bağışlayan Özbek ninemize kadar, eski arabasıyla yardımları iletmek için mekik dokuyan Azerbaycanlı gencimiz gibi Türk dünyası halkları tek yürek, tek yumruk yardıma koştu.
Geçen akşam yurt içi ve dışından 213 televizyon kanalı ile 562 radyoda yayınlanan ortak canlı yayın bağış kampanyasına Türk dünyasından da destek geldi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Azerbaycan’ın yanı sıra bu ortak canlı yayına Kırgızistan’daki ulusal televizyon kanalları da katkı sağladı. Kırgızistan Acil Durumlar Bakanlığı çalışanları, maaşlarının bir günlük kazancını oluşturan toplam 4 milyon 622 bin 407 somu (1 milyon 23 bin TL) bağışladı. Dünya Ahıska Türkleri Birliği Başkanı Ziyatdin Kassanov, 1 milyon dolar ile kampanyaya destek verdiklerini açıkladı. [2]
Kırgızistan hükümeti Türkiye’deki depremzedeler için başlattığı yardım kampanyalarına devam ettiğini belirtirken, Maliye Bakanlığı resmi internet sitesinden, Türkiye’deki depremzedeler için yardım toplamak amacıyla açılan banka hesabına 15 Şubat’a kadar 210 bin dolar yatırıldığını paylaştı. [3] Deprem bölgesinde arama kurtarma ekibi ve doktorlarıyla faaliyet gösteren Özbekistan da 170 ton tıbbi ve benzeri yardımları gönderdi. [4] Türkmenistan halkı ve ülkedeki Türk yatırımcıları da depremzedeler için battaniye kampanyası başlatarak Türkiye’ye 4 bin battaniye gönderirken ülkeden çok sayıda yardım uçağı da Türkiye için seferber edildi. [5] Türk Devletleri Teşkilatı’nın gözlemcisi ve “Atilla’nın torunlarıyız” ilkesiyle Türk dünyasıyla beraber hareket eden Avrupa Birliği ülkesi Macaristan da Hükümet Sözcüsü Zoltan Kovacs’ın kızının da aralarında bulunduğu 167 kişilik arama kurtarma ekibiyle katkı sağladı. [6] Azerbaycan hükümeti çok sayıda uçak ve konvoyla bölgeye insani yardım gönderirken, Azerbaycan Olağanüstü Haller Bakanlığına bağlı 34’ü sağlık çalışanı, 725 personel arama kurtarma çalışmalarında yer aldı. [7] Türk Ajansı Kıbrıs’ın (TAK) haberine göre, KKTC’den Türkiye’ye 14 Şubat’a kadar 82 tır yardım gönderildi ve 13 milyon TL’lik nakdi yardım AFAD hesaplarına aktarıldı. [8]
Türkiye’nin yardım yaptığı ülkeler şimdi Türkiye’ye yardım elini uzatıyor
Kazakistan devlet televizyonu Qazaqstan, canlı yayın programında “Türkiye miktar olarak Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra ikinci, ama nüfus bakımından ise dünyaya en çok insani yardım yapan ülkedir. Şimdi sıra dünyada” diyerek Türkiye’nin şimdiye kadar yaptığı insani yardımlara dikkati çekti.[9] Hatırlatmak gerekirse Kovid-19 salgını döneminde kimi ülkeler kendi vatandaşlarını “sürü bağışıklığı” ve benzeri uygulamalarla kaderine terk ederken, Türkiye 120’nin üzerinde ülkeye solunum cihazı ve maske başta olmak üzere acil ihtiyaç malzemeleri gönderdi. Dışişleri Bakanlığının verilerine göre Türkiye, salgın döneminde 155 ülkeye yardımda bulundu. Yardımlar 155 ülkeden 128’ine hibe şeklinde, 73’üne satın alma ve ihraç izni olarak, 45’ine de nakdi yardım şeklinde gerçekleştirildi. Yine aynı verilere göre salgın döneminde Türkiye, en büyük dış yardımını 48 ülke ile Afrika’ya gerçekleştirdi. Afrika’yı sırasıyla 41 ülke ile Avrupa, 33 ülke ile Asya, 21 ülke ile Amerika ve 15 ülke ile Okyanusya izledi. [10] Türk dünyasının UNESCO’su olarak bilinen TÜRKSOY’un Genel Sekreteri Sultan Raev de “Türkiye’nin Türk dünyasının her sıkıntısında cömertçe yardım elini uzattığını” belirterek, bu yardımlaşma seferberliğinin kardeş dayanışmasının en güzel örneklerinden olduğunu ifade etti. [11]
Bu afet Türk dünyası halkları tarafından derinden hissedildi. Bölgeye gitmek isteyen gönüllü doktorların yanı sıra edebiyat ve sanat dünyasından da yoğun destek söz konusu oldu. “Depremden etkilenen kardeşime” adıyla yazılan şiir; konserlerden elde ettiği gelirleri Türkiye’ye yönlendiren sanatçılar; “Sanat dünyasının Türkiye’ye yardımı” gibi etkinlikler; Kazak bir ressamın “Umay Ana” adlı eserini açık artırmayla satarak elde edilen geliri ve bu anlamlı tabloyu Türk halkına armağan etmesi bu derin hislerin tezahürlerindendir. Kucağında çocuğunu tutan Umay Ana tablosu, ortak geçmişimizi ve bir anadan doğduğumuzu gösterirken, aynı zamanda umudun ve yenilenen Türkiye’nin simgesi olması dileğiyle gönderildi. Dileriz ki, küllerinden yeniden doğan Anka Kuşu gibi Türk halkı da yaşanan korku ve endişeyi güce dönüştürerek yeniden dirilişin, cesaretin ve birliğin örneği olacaktır.