Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu, İstanbul Barosu Başkanlığı için yapılan çağrının ardından adaylığını açıkladı. Kaboğlu, “Türkiye’nin anayasasızlaştırma süreciyle bir toplumun geleceğinin karartılmasına seyirci kalamayız. Biz İstanbul Barosu avukatları, tüm avukatlara seslenerek yıkıma seyirci kalamayız” dedi.
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu, İstanbul Barosu Başkanlığına aday olması için yapılan çağrının ardından adaylığını açıkladı.
Eski CHP İstanbul Milletvekili ve hukukçu Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu’nun aday olması için 7 Ağustos günü açıklama yapan binin üzerinde avukat çağrı yapmış ve imza kampanyası başlatmıştı.
ANKA Haber Ajansı’nın haberine göre, bugün İstanbul Barosu’nda basın toplantısı düzenleyen İbrahim Kaboğlu, Türkiye’nin “anayasasızlaştırdığını” belirtti.
“Son kırılma, 2017 kırılmasıdır ve reddi mirastır. Belki de buradaki birlikteliğimizi anlamlı kılan bu 2017 reddi mirasıdır. Anayasa; millilik, 150-200 yıllık kazanımların yadsımasıdır. Bakanların bir parti için oy dilenmesi ülkeyi görünmedik eşiğe getirmiştir” diyen Kaboğlu, “AYM’ye erişim engellenmesi gibi bağımsız ve özerk kurumlar sarayın hizmetine sunulmuş bulunuyor. Bütün bunların sonucu sistematik olarak anayasasızlaştırmayı oluşturmaktadır. Anayasanın 2’nci maddesi gözüyle bu dönemi, Fetret dönemi olarak nitelendiriyorum. Bu dönemde barolar, devletin egemenlik yetki alanında her zaman savunma görevi yapan kuruluşlardır. Coğrafya sınırı yoktur” ifadelerini kullandı.
‘BAROLAR, SAVUNMA ÇERÇEVESİNE İNDİRGENEMEYECEK KADAR ÖNEMLİ KURULUŞLARDIR’
Avukatların, bütün anayasa maddelerini savunmak zorunda olduğuna vurgu yapan Kaboğlu, “Barolar, savunma çerçevesine indirgenemeyecek şekilde önemli kuruluşlardır. Anayasa sistematik olarak ihlal ediliyorsa ilk etkilenen kuruluşlar barolardır. Demokratik hukuk devleti ile barolar özdeşleşir. İstanbul Barosu, diğer barolardan biridir ama aynı zamanda Türkiye barosudur. Baroları ilga edemediler ama İstanbul Barosu’nu bölmeyi başardılar. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi barolar bölünme parçalanma konusunda farklı konumdadırlar. Baroları geliştirmek avukat örgütlerini güçlendirmek savunmayı bütünlüklü seviyeye getirmek ve esasen adil yargılanma özneleri olarak son derece önemlidir” dedi.
“Peki benim yerim nedir? Ben İbrahim Kaboğlu olarak anayasa avukatlığı yapma şansı buldum” diyen Kaboğlu, savunma mesleğini nitelikli yapabilmek için nitelikli savcıların ve hakimlerin var olmasına dikkati çekti.
Kaboğlu, “Sonuç olarak biz avukatlar, biz İstanbul Barosu mensupları, biz Türkiye’nin anayasasızlaştırma süreciyle bir toplumun geleceğinin karartılmasına seyirci kalamayız. Biz İstanbul Barosu avukatları, tüm avukatlara seslenerek yıkıma seyirci kalamayız. Bu nedenle anayasanın koruyucuları olarak Fetret dönemine son vermek için hep birlikte yola çıkalım diyorum” şeklinde konuştu.